29 Mayıs 2009 Cuma

Tarih: 15 Ağustos, Yer: Armada Hotel, İstanbul...


Bir zamanlar, yeditepeli bir şehirde Tayfun'la Aslı diye iki genç yaşarmış. Kafaları bir çalışır, gönülleri bir atarmış. Bir gün beraberlerken, aşk meleğine rastlamış, okuna yakalanmışlar. O gün bugündür birbirlerinin elini hiç bırakmamışlar. Göz göze gelince gülümsemeden duramamışlar. Beraber gülmüş, beraber ağlamışlar. Aylar, mevsimler, yıllar geçmiş. İkisi biri için, biri ikisi için yaşar olmuş. Onların tek bir şeyi ayrıymış, o da evlerinin çatısı... Evlenmeye karar vermişler. Uzun süren araştırmalar sonunda düğün günlerini ve mekanlarını belirlemişler.

15 Ağustos'ta Armada Hotel'de evleniyorlarmış.


Onlar erecekmiş muradına, siz de çıkacakmışsınız kerevetine...


2 Mayıs 2009 Cumartesi

Accim bizim evimiz nerede?

Accimin bana yıllardır sorduğu bu soru 30 Nisan'da attığım imza ile cevap bulmuş oldu. Accim, bizim evimiz Ferneryolu'nda. 
Hürriyet Emlak'ta evi beğenmemiz ve İbrahim Amca 'nın ev sahibini aramasıyla başlayan macera mutlu sonla bitti. Evi görmeye gittimizde o kadar bu işten anlamıyorduk ki gıdım pazarlık yapamadan ve evi tutacakmışız gibi konuşarak döndük. Çünkü evimiz o kadar güzeldi ki hiç bir kusur bulamadık. Sonra annelerimizi götürdük. İlk baktığımız ev olmasına rağmen evin güzelliği onları da ikna etti. Yoğun pazarlıklar fiyatı  değiştiremedi. Ama sonuçta evi tuttuk. Mutluyuz gururluyuz. YAŞASIN EVİMİZ!

18 Mart 2009 Çarşamba

Mart ayının ortası oldu...


Yazarlık mesleğini seçip, yazmayı bu kadar yavaştan alan ben, bir aydır yazmadığım için accimden ve accimdunyasi severlerden özür diliyorum. Terzi kendi söküğünü dikemez diyip işin içinden sıyrılmaya niyetliyim :) Ben yazmadığım sürece neler oldu accim dünyası'nda?? Negin doğdu. Canan'ın ve Seda'nın doğumgünü oldu. Canan'ın partisine katıldık ama Sedanınkinde Uludağ'daydık :( Uludağ'da olmamız üzücü bir şey değildi. Seda'yla olamamak kötüydü. Ve tabii bir de Selin'in veda partisine gidemedik. (Accimdunyasisever Selin arkadaşım 24 Mart'ta Amerika'ya gidiyor, Temmuz'a kadar orada olacak. ) Uludağ çok çok keyifliydi. Bendeniz kayak konusunda epey gelişme gösterdim. Hızımı artırdım. Sonunda accimle beraber kayabilmeye başladım. Ama kendimizi kayağa adadığımız için pestilimiz çıktı. Yorgunluğumuza değdi mi? Sonuna kadar. Bu süre içinde başka neler oldu? Tabii ki Kıcıman Rezidans'ta defalarca kaldık :) Bizi her seferinde çok güzel ağırladılar. Yedik, içtik, eğlendik. Bir gün Evren'le kahvaltı ettik, bir gün Burçim ve Özge'yle caddeye gittik. Sonra bize Müge ve Ekin katıldılar. Slumdog Millionnaire, Benjamin Button, Mummy 3 ve Lost'un son 4-5 bölümünü izledik.  Ada'yı günlerce yedik yedik bitiremedik. Bol bol sohbet ettik, kahkaha attık, benim ara ara modum düştü, malum iş meseleleri, Accim beni toparladı. Taylan'ın oraya bir kez daha gittik. Saint-Benoit gecesine gittik. Doğan Kospançalı ve grubunu dinledik. Şahsuvar, Serhat, Oğuz, Levent, Aslı Filiz, Cemşit'i gördük. Fatih ve Hümeyra ile karşılaştık bir gün. Sonra onlara verdiğimiz sözü unuttuk, evlerine gidemedik :( Buradan tekrar özür, bir de Gökçe'den özür. Hala onunla görüşmeyi başaramadık. Ama Cuma günü sergisine gidiyoruz. Hürriyet'in Kırmızı Ödülleri gecesine katıldık. İçki bedavaydı, Ayça Şen sahne aldı, bir dolu arkadaş vardı, dolayısıyla iyi içtik, iyi eğlendik. Aklıma gelenler bunlar. Geriye dönüp bakınca hiç fena değil diye düşünüyor insan. Ne mutlu bana! Yaşasın Accim Dünyası !!! 

13 Mart 2009 Cuma

Uludağ

Bu haftasonu Uludağ'a gidiyoruz accimle. Yani ulaşamazsanız korkmayın kayıyor olacağız :P. Kimler geliyor diye saymak gerekirse; accim, ben, Onur, Kıvo, Nilay, Seda, Canan, Deniz (organizatör), Özgü, ve birileri. Devin de pazar günü aramıza katılacak. Herkese iyi tatiller.

26 Şubat 2009 Perşembe

Bir Prenses doğdu.

Amca olayında son nokta olan ben, kız amcası olmanın gururunu yaşıyorum. Prensesin adı Negin. Ne demek ki o dediğinizi duyar gibiyim. Kendisi farsça ve "pırlanta" anlamına geliyor. 2 kg 700 g ve 46 santim doğan Negin dünyanın en küçük prensesi olarak da Guiness rekorlar kitabına girmiştir. Kendisini kutluyor ve uzun ömürler diliyorum. 

Not : "Derin" devletin pabucununda asla dama atılmadığının da kayıtlara geçmesinde fayda var. :)

16 Şubat 2009 Pazartesi

Sevgilisizler Partisi

14 Şubat gibi günlerde en güzel plan plansızlık galiba. Ne yapalım ne yapalım derken, çok güzel bir sevgiler günü geçirdik. Arabaya binip kontağı çevirdiğimizde bile ne yapacağımız belli değildi. Kadıköy sapağına 20 m kala Kadıköy'e gitmeye karar verdik ve maceramız başladı. İlk önce Hamdi Pub isimli Kadıköy'ün yalancı Nebizade'sinde yemek yedik. Ne zamandır alkol adam akıllı alkol almadığımdan 3 bira beni çakır keyif seviyesinden yukarılara taşımaya yetti. Taytay 'ın barlar sokağındaki mekanı "Dunia" ikinci ve son durağımızdı ve Sevgilisizler Partisi vardı. Ama partinin adının aksine sevgi dolu bir ortam vardı. Kendimi çok rahat hissettim orada. Bu da Saint Benoit'in bize kattığı en güzel şey bence. Taytay bize çok iyi ev sahipliği yaptı. Bize Safari shot ısmarladı. Sevgililer gününde beraber olmayı aklımın ucundan bile geçiremeyeceğim Bersis ve Evren de bizimleydi. Dans, bira, tekila derken accim sarfoş oldu :P. Ben sünger gibi olduğumdan bir şey olmadı tabii. Bira bizim dansımızı seven iki delivanlı bizi taklit etmeye bile çalıştı. Yüreğimizin bizi götürdüğü yere gittik ve çok memnun kaldık. Di mi accim?

14 Şubat 2009 Cumartesi

Lucky I'm in love with my best friend!

Jason Mraz'ın Lucky adlı şarkısını hepinizle paylaşmak istedim. Hem konuya uygun hem de çok güzel :) Klibini çok beğenmedim, bir özelliği yok ama şarkıyı size dinletmenin en kolay yolu bu. Buradan dinleyebilirsiniz...


Sevgililer Günümüz kutlu olsuuuun :)

Accimin entry'sini fotoğraflarla süsliyim, hem de ben de bir çift söz söyliyim istedim. Bahsi geçen muhteşem hediyelerimizi aşağıda görebilersiniz. Evimiz olduğu zaman, çaya veya kahvaltıya gelenler kendileriyle bizzat da tanışırlar :) Çıtır çıtır kızarmış ekmeklerimizi hüpletirken, bugünleri hatırlarız. Hatırlayan hatırlamayana hatırlatır! Oh be, yazması zor bir cümle oldu, okuyanlara ya sabır!

Ben Sevgililer Günü'nü seviyorum! Hayatımızda bir dolu sıkıcı mecburiyet varken, böyle mutluluk veren mecburiyetler olması hoşuma gidiyor. Mecburen hediye alıyorsunuz, mecburen program yapıyorsunuz, süslenip püsleniyosunuz, güzel sözler söylüyorsunuz, en az bir kere sevdiğinizi dile getiriyorsunuz. Böyle mecburiyetlere can kurban! Bugün Ekin arkadaşım Facebook'una "Bir insanı sevmekle başlayacak her şey" yazmış, çok doğru. O insana rastlamak, doğru insanı sevmek ve karşılık görmek, beraber olmaya karar vermek ve mutlu mesut sürdürebilmek. Hepsi ayrı bir şans. Bunu elde ettiyseniz ona teşekkür etmelisiniz bence! Ben accime teşekkür ediyorum, bu kadar tatlı olduğu için, erkek arkadaşlarının onla uğraşma riskini umursamadan, böyle güzel şeyler yazabildiği için...

Henüz o kişiyle tanışma vakti gelmeyenler, bence bizden daha şanslısınız. Çünkü ilk günlerin heyecanı hiçbir şeye benzemiyor. Hayatınızın kadını-erkeğiyle yaşayacağınız ilk günler önünüzde!

Hepinizi çok seviyorum! Sevgililer Gününüz kutlu olsun. Accim senin de accimler günün kutlu olsun!


Sevgililer Günü

Hepimizin Sevgililer Günü kutlu olsun. Sevgililer günümüzün ilk saatlerini Adoş'la beraber geçiriyoruz. Çünkü o herkesin sevgilisi. Sizlere de tavsiye ederiz :))) Ev geniş gelin yani. :P

Bu sene Aslı ile çok romantik hediyeler seçtik. Ben ona "Ekmek Kızartma Makinası" aldım. Evet yanlış okumadınız. Kayıtlara geçsin diye söylüyorum çok ucuza kapattık. Bu yazıyı yıllar sonra okuduğumuzda "way be! bedavaya almıştık" diye kendimizle gurur duyacağımdan eminim. Aslı ise bana özel Istanbul koleksiyonu 2 adet çay bardağı aldı. Sanki sevgililer günü değil de birbirimizn evine ev hediyesi alıyoruz. Ama biz ileri dönük yatırım yapıp eksiklerimizi tamamlıyoruz.

Aslı ile sevgili olmak benim hayatımın en büyük zenginliği. Bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum.

Ama çevre baskısıyla bir şeyler yapmayı, zorundaymısız gibi yapmayı hiç sevmiyorum. İçimden geldiği zaman yapmayı sevmiyorum. Bu yüzden bu "Genel Sevgililer Gününe" kıl oluyorum. Bugünün adını Acciler Günü olarak değiştirmeyi teklif ediyorum.

Accimi seviyorum.

12 Şubat 2009 Perşembe

Accim nedir? Yenir mi?

Kanka halkının "Accim" kavramı hakkındaki bilgi eksikliğini farketmemizle beraber kankalarımızı bu konuda bilgilendirmeye karar verdik. "Accim" kelimesinin kökeni 21. YY'a dayanır. Yani pek eskiye dayanmaz. Türkçe'deki "Aşkım" kelimesinin şımara şımara dönüşmüş halidir. Aşkın bir kelimeyi ne hale getirdiğine güzel bir örnektir. Aslında burada şımaran "Aşk" kelimesi değil, Tayfun ile Aslı 'dır.

"Accim" kelimesi zaman içerisinde Tayfun, Aslı ve bazı kankalar tarafından ses değişimlerine uğramıştır. Bu ses değişimleri açıklanmaya muhtaçtır. Örnek vermek gerekirse "ahçım", "accım", "maccım", "paccım" bunlardan bazılarıdır. Tayfun ile Aslı burada artık şımarmanın doruklarına ulaşmışlardır. "Ahçım" ise ünlü barbar Kıvanç Kutman'ın olaya anlam veremeyerek, kelimeyi yanlış algılamasından doğmuştur. Aslı ile ikimizi, birbirimizin ahçısı zannetmektedir. Gıyabında kendisine teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca Kıvanç Kutman bizim 6. ayımızdır. Bu konuyu başka bir yazımda açıklığa kavuşturacağım.

Not: Aşk kelimesi hakkında detay isteyenler için aşağıdaki link kullanılabilir.

http://www.nisanyansozluk.com/search.asp?w=a%FEk&x=22&y=5

Yaşasın Aslı & Tayfun Blogu!!!

Tarih 12 Şubat 2009... Akşam 10 suları... Aslı ve Tayfun Cafe Clementine'de oturmaktadırlar. Keyifleri yerindedir. Bir anda akıllarına güzel bir fikir gelir! "Neden bir blogları olmasın" diye düşünürler. Aslı akşam işe koyulur. Bloglarını hazırlar. Peki ya bu blogda neler olacaktır? Amaç nedir? Hemmen anlatayım. Blogda, Aslı ve Tayfun'un dünyasında neler olup bittiği yer alacaktır. Fotoğraflar, haberler, programlar ve tabii kiii blog takipçilerinin yorumları... Aslı ve Tayfun'un hayatında yakın zamanda epey hareket olacaktır. Bu yüzden bloga malzeme bulmak çok zor olmayacak diye düşünmektedirler. Amaca gelince; amaç, eğlenmektir aslında. Takipçileri de eğlendirmek!

Herkese iyi eğlenceler diler, blogumuzun açılışını yaparız! Allllkıııııııış :)))